10 Kasım törenlerinden medya yoluyla zihinlerimize servis edilen bazı fotoğraflar, konuşmamızı, tartışmamızı, hepsinden öte failleri bulmamızı gerektiriyor. Şöyle bir görüntüydü: Mustafa Kemal posteri taşıyan bir öğrenci ve o öğrenciden dışa doğru hareket eden üzerinde ilkelerin yazdığı kâğıtları taşıyan, sonra da yere kapaklanan çocuklar. Öyle bir yere kapanma ki, yaptıranın niyeti o mudur bilinmez fakat seyredende secde ve tazim algısı oluşturuyor. Belki yaptıranın da amacı buydu. Neresinden bakarsak bakalım, yapılmaması doğru, yapılması hata bir koreogrofik eylem. Bunların yapılması hatasını da aşan paylaşımları, tepkileri, tepkisizliği, hafife almayı ise sonrasında yaşadık.
Sosyal medya paylaşımları ve akabinde Millî Eğitim Bakanlığı’nın açıklaması bu koreografinin tek bir eğitim kurumunda sergilendiği algısına sebep oldu. Sonrasında aynı ilde birkaç okulda ve birçok farklı ildeki okulda sergilendiği gerçeğine ulaşıldı. Bir eğitimci, vatandaş, veli, yetkili sendikanın genel başkanı sıfatlarıyla sorumlu biri olarak ilk anda itibaren şunu söyledik: “Bu tarz bir etkinlik ne masum ne de makuldür. Örneklerin farklı illerden yansıması tesadüf olabilir mi? İncelemede organize olup olmadığı da ortaya çıkarılmalıdır…”
Sözümüz ayniyle vakidir. Yapılan, öğrencilere yaptırılan bu koreografi toplumun değerleriyle, eğitimin hedefleriyle, örf ve geleneklerimizle, hepsinden öte inanç değerlerimizle uyumlu değilse sahneye konmamalıdır. Buna rağmen, yapılmasında ısrar, ihmal ve belki de kasıt varsa hazırlayan eğitimciden göz yuman ya da destekleyen yöneticiye herkes hesabını vermelidir.
Bu kapsamda eğer bu görüntüler ve arkasındaki hedef kötü niyetin eseriyse failleri cezalandırılmalı, cehaletin gereği ise ilgililer eğitime alınmalı.
Millî Eğitim Bakanlığı’nca yapılan açıklamada yer verilen “Anma programını anlamından uzaklaştırarak, pedagojik açıdan kabul edilemez bir algıya sebebiyet veren söz konusu etkinlikle ilgili inceleme-soruşturma başlatılmıştır” cümlesindeki “anlamından uzaklaştıran”, “pedagojik açıdan kabul edilemez”, “inceleme-soruşturma başlatma” tespit, telkin ve iradelerini gereklerinin bihakkın yapılması ve sonuçlarının kamuoyu ile paylaşılması temennisini ekleyerek kayda değer buluyorum.
Bütün karşı koymaları yok sayarak üzerinde uzlaşmamız gereken ilk hususu bu türden koreografiler ister kutlama, ister anma niteliğinde olsun herhangi bir programda ve eğitim kurumunda sergilenemeyecek kadar pedagojik açıdan sakıncalı, ahlaki açıdan olumsuz, içtimai bakımdan çatışma üretici, insani açıdan da sarsıcı ve kutuplaştırıcı niteliktedir. Bu türden koreografinin üreteceği zararın boyutunu hesaplamakla, anlatmakla ya da anlamakla mükellef olmak yerine, engellemekle yetinmeliyiz. Zira görünen ve an itibarıyla ortada olan şudur: Birileri çocukları ve bu türden gösteri ve toplantıları ideolojik hedefleri için kullanma eğiliminde olabilirler. Bilinmesi gereken ise şudur: Azınlık ve ideolojik azgın oldukları kesin bu zevat, fikirleri, fiilleri ve koreografileri ile eğitimin müfredatından, felsefesinden, hedeflerinden ve programlarından, uygulamalarından uzak tutulmalıdır. Aidiyetine bakılmaksızın hangi yapıyla temasta olduğuna göz kapayarak, kulak tıkayarak ülkenin ve milletin gündemini meşgul eden bu türden defolu yaklaşımlar sadece faillerinin idari ve adli mekanizmalarla cezalandırmaya yaramalı. Bu koreografiyi çocuklara anlatan, uygulamasına imkân sağlayan öğretmen, yönetici ve üst düzey ilçe ya da il bürokrasisi ya ne yaptıklarını bilemeyecek kadar gafil ve cahil ya da ne yaptıklarını bilecek kadar kurnaz ve mahir birer militanlar.
Eğitim kurumlarını iradesi, farklılıkları ve değerleri törpülenmiş birey üretme bandına dönüştürmek ya da bireyleri bir kalıp içerisine sokarak sebebi hilkatlerini yok sayıp, hilkat garibesine dönüştürmek, ideolojik olarak Mao’nun, edebi olarak da Victor Hugo’nun kendi mecralarında uyguladığı-kullandığı betimlemelerdir.
Victor Hugo’nun “Gülen Adam” romanında, doğumundan itibaren çocuk tacirlerince vazoya konulan, vazonun şeklini alınca da panayırlarda sergilenmek için pazar malzemesi yapılan hilkat garibesi çocuklardan bahsedilir. Çocukları hilkat garibesine, eğitim kurumlarını onların sergilendiği panayıra, eğitim sistemini de çocuklara şekil veren vazoya dönüştüren anlayışa izin vermedik, vermeyeceğiz.
Eğitimde ideoloji, değerler eğitimi ve millî irade arasındaki sarkaçta dünden tevarüs eden gerilimi bugün yeniden beslemekten çok daha önemli ve ertelenemez sorumluluklarımız var. Ülkemizin en temel ve maalesef en sorunlu alanlarından birinin eğitim sistemimiz olduğu konusunda neredeyse bir konsensüs olduğunu biliyoruz. Çatısının altında tek bir talebe bulunan her hanenin temel meselesi eğitimdir. Ebeveynler, en değerli varlıklarını en az 12 yıl bir sisteme emanet vermekte ve bunun çıktısı olarak hâliyle belli bir sonuç beklemektedir. Hanelerdeki beklentiler, tüm ideolojilerin üstünde birkaç noktada ortaklaşır. Hangi düşünce dünyasına ait olursa olsun bir ebeveyn, evladının, geleceğin dünyasının ihtiyaçlarına göre donanım kazandırılmasını, değerlerinin iğdiş edilmemesini, inancından dolayı örselenmeden kimlik inşasına katkı sunulmasını ve en nihayetinde kimseye muhtaç olmadan onuru ile yaşayabileceği bir işe sahip olmasını istemektedir. Bu minvalde eğitimde başarılı bir sistem inşası için en az ihtiyaç duyacağımız şeyin ideolojik sloganlar olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Eğitim alanında sorumluğu olan her paydaşın artık ertelenemez bir noktaya ulaşmış sorunlarımıza odaklanması elzemdir. Bunu başarmak için atılması gereken en önemli adım, eğitimin temel felsefesine dair önermelerimizi geliştirmek, eğitimin yapısal sorunlarına odaklanmaktır.
Bugünden geriye doğru baktığımızda şunu göreceğiz: Vesayetten arınmış eğitim, dirayeti benimsemiş şahsiyet ve insan olmaya özgülenmiş aidiyet. Hiç kimse kusura bakmasın, bu ve benzeri olayların üzerine gideceğiz. Toplumsal bünyemiz ile hata yapan üyemiz arasında tercih yapmak zorunda kaldığımızda dahi değerlerimizi, inancımızı ve toplumsal bünyemizi esas alırız. Bu ve benzeri olayların üzerine düşünmek zorundayız. Kimi olaylarda olduğu gibi faili gizlemek için şizofren kelimesini kullanarak işin içinden çıkılmasına ya da işin yok sayılmasına izin vermeyiz.
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Siyonizmin sponsorları da bedelini ödeyecek
Zorluklar dayanışmayla aşılır, sorunlar örgütlenerek çözülür
Örgütlü gücümüzle tarih yazıyor, yetkimizle kazanım üretiyoruz
Eğitim sisteminin ihtiyacı tamir mi, imar mı?
Salgın sürecinde bir fedakârlık örneği: Eğitim çalışanları
Hakkımızdan azına razı olmadık, olmayız
Kamu görevlisi devletin yükü değil, gücüdür
Yeni ufuklardan yeni umutlara
Paradigmalar sarmalında kadın ve emek
Denetim, kadavraya otopsi değil, hayata koruyucu hekimlik yapmaktır
Fedakârlıklarımızın ham maddesi ideallerimizdir
"Eğitim kovayı doldurmak değil, ateşi tutuşturmaktır"
Seçimimiz daha ideal bir eğitim düzeni içindir
Şiddet eğitimi tehdit ve tahdit ediyor
Yanlışı göstermek doğruyu görenlerin hakkıdır
Bir istiklal ve istikbal meselesi olarak öğretmenlik mesleği
Bugün için umut gelecek için müjdeyiz
Sıralama ve yerleştirme baskısı altındaki ortaöğretime yerleştirme serüvenimiz
Niceliğimizin büyüklüğünü niteliğimizin gücüyle besliyoruz
Yabancı dil öğretimi için önce öğretmen
Cefayla açılan yolu vefayla yürüyoruz
Özel öğretimin hâli ve sorunlarının halli
Tarihin öznesi olmak için paradigmayı değiştirmeliyiz
Millî Eğitim millî eğilime uymalıdır
Hikmet sırrına erebilen üstün zekâlı çocukları tanıma ve yetiştirme davamız
Büyük Türkiye hedefine inanmış 402 bin üyeyle yeni anayasa yolculuğu başlatıyoruz
Muhaciri olduğumuz dünyanın Ensarı olmak
"Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın..."
Öncü medeniyet davasında imam hatip okullarının önemi ve sorumluluğu
Hep birlikte hareketleneceğiz, bereketlenerek büyümeye devam edeceğiz
Şimdi, herkesin kazandığı toplu sözleşmeyi anlatma vakti
Kültür elçisi olarak misafir öğrenciler
'İnsanlığın son adası'nda mesuliyetimiz
Denetimin unvan, imkân ve yetki sorunu
Hayatı Hakk'a uydurmak için bismillah...
Hayatı Durdurmak Kimlerin İşine Yarar?
KYK Artık Sorunların Altını Değil Üstünü Çizmeli
Öğretmenler Neden 'Ek Dersi' Değil de 'Ek İşi' Tercih Ediyorlar?
Dünü Kuşanıp Yarını Kuşatacaklar Buluştu
Yüreği, Kavgası, Sevdası ve Kalemi Güzel Adam
Ya Cumhurbaşkanı Öğretmen Olsaydı!
'Akademik Zam' Yeni Hükümetin Önceliği Olmalıdır
Aynı Sorun Aynı Hata Aynı Tartışma
FATİH Projesi Mesleki Eğitimi Uçurabilir mi?
İmkânsız Diye Bir Şey Yoktur
İHH'ya Hasım Olanlar İsrail'e Hısım Olanlardır
Milli Eğitimin Çağı Dönüştürecek Projesi
YÖK, Teknik Öğretmenleri Duymalıdır
Şafak Pavey'in Merhameti Değil, Rosa Parks'ın Başarısı
Sendikacılığın Öğretmeni Erol Battal
Öğretmenler Zimmetle Karşı Karşıya!
Sayın Bakanım, Bürokratların Öğretmene Neden Zulmediyor?
MEB Hukuk Müşavirliği Başörtüye Serbestliği Hazmedemedi mi?
Onlar Çaresizliklerinden, Biz İse İnsanlığımızdan Utandık
Eğitim-İş’e Acil Şifalar Diliyorum
Kılık Kıyafet Özgürlüğü Eyleminde Dik Duranlar ve Dibe Vuranlar
MEB “Unutan iyileşir” Politikasını Bırakmalı
Milli Eğitim 100 Temel Eseri, Ertuğrul Günay İse Kendini Gözden Geçirsin
Sıddık Ertaş’ın Rosa Parks Duruşunu Kutluyorum
Devletin Sadık Kulları ‘Çiçek Olun’…
Statükonun Mankurtlaşmış Kibirli Bekçilerine
Vali Öğretmenleri Anladı Darısı Hükümete
Çığlıklar Feryada Dönüştü Çözüm: İl Emri
Eğitim-Bir-Sen Neleri Yapmadı?
‘Kamusal Alan’ Koca Bir Yalan!
Bakan Felaket Tellallarını Ters Köşeye Yatırdı
Bakan’ın İçi Burkulmuş, Biz ise Çileden Çıktık
Öğretmenler Bu Kez Himmet Değil Buğday İstiyor
Herkesi Eğitim Müfettişi Olmaya Davet Ediyorum
Bazı Eğitim Müfettişleri İstiklal Mahkemelerine Rahmet Okutuyor!
Özel Harekât Okullara Kaydırılsın (!)
Yalan Namertlerin Cesaretidir
Fişleyen Rektörü ve Dışlanan Doçenti Anlayabilmek…
Kurban Olarak Daha Kaç Okul Müdürü Lazım?
Şeflere “Ötanazi” Uygulanıyor
BT Öğretmenlerinin Sorunları Çözülebilir mi?
Sözleşmeli Yolluğunda Yanlışlar Zinciri!
MEB'e Soruyorum Yöneticilikle İlgili Çıkardığınız Kaçıncı Yönetmeliktir Bu ?
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ