Haber
2013-02-28 11:47:20
Kamu Kıyafet Yönetmeliği Başarıyı Gölgeliyor

Kamu çalışanları kıyafet yönetmeliğinin, adeta insanı rencide eden tanımlamalarının hala geçerliliğini koruyor olması kelimenin tam anlamıyla bir rezalet. Favori, bıyık, ayakkabı, etek gibi komik tanımlamalarıyla kamu çalışanlarını öz’den uzaklaştırıp, şekle hapsetmiştir. Daha doğrusu insanları içerikten uzaklaştırıp, şekilciliğe teşvik etmiştir.

Kime, hangi düşünce sahibine sorarsanız sorun “Dış görünüş mü? Kişilik mi?”, “Şekil mi? Fikir mi?”, “Suret mi? Siret mi?”, “Kabuk mu?  Öz mü?”  alacağınız cevap aynıdır değişmez. Herkes kişilik, fikir, siret ve öz’ün yanında olacaktır. Nasıl olmasın ki?  Bir şekilde herkes dış görünüşün aldatıcı cazibesini tecrübe etmiştir.  Kuzu postuna girmiş kurt mu dersiniz, aslan postuna girmiş merkep mi dersiniz? Makyajlı ve maskeli insanlar hayatın bir parçası olarak aramızda dolaşmaya devam etmektedir.

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde şekil hep önemli olmuştur. 1981 model kamu çalışanlarının kıyafet yönetmeliği de bu mantıkla hazırlanmıştır. Bir ülke düşünün ki insanlar kıyafetleri ölçüsünde değer bulmuşlar, vatandaşlık haklarından yine ona göre yararlanmışlar. Yasa ve yönetmeliler kişilik, fikir ve öz’ü önceleyip cazipleştireceği yerde, tam tersine değersizleştirmiştir. Bunun sonucunda gerçek başarıdan uzak, şekilsel başarı elde etmiş bireyler oluşmaya başlamıştır.  Mevlana ne güzel ifade etmiş “Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok”.   İnsanların dış görünüşünü parayla, sermayeyle değiştirebilirsiniz ama fikirleri asla. Üç kuruşla değişen şeye değer atfederseniz karşınızda üç kuruşluk insanlar bulursunuz. Sonra da birbirimizi sorgularız “biz niye bu haldeyiz?”

Çoğumuzun bu gün gördüğümüzde dilenci diye para vermeye çalışacağımız, dünya bilim tarihine geçmiş insanların ne bıyık nede sakalı tanımlanmış değildir. Bunlar yaptıkları işle ve ulaştıkları bilimsel bulgularla insanlık tarihinde ki yerlerini almıştır. Bugün dahi hayırla anılmaktadırlar. Tersi durumda bir kalıba sokulup, özgürlükleri ellerinden alınarak tıp ya da fizik alanında başarı elde etmiş insan yoktur.

Ülkemizin yakın tarih geçmişine baktığımızda sadece şapka giymediği için idam edilen onlarca can var. Başörtülü olduğu için sınıf birincisi olmasına rağmen tıbbiyenin son sınıfından kapı dışı edilmiş kızlarımız var. Yine başörtülü olması nedeniyle meclise sokulmayan yüzlerce, binlerce yeteneklerimiz var. Avrupa’nın göbeğinde vekil, belediye başkanı olan başörtülü kadınlar olduğu halde, kamu çalışanının ayakkabı numarasını belirlemeye çalışan bir devlet anlayışından hiçbir cacık olmaz. Ha 1925 şapka inkılabındaki düşünce,  ha 2013 de ki kıyafet yönetmeliği, hiçbir farkı yok. 1925’e ağıt yakanlar 2013 ü savunur haldeler. Yasa ve yönetmeliklerimiz gerçek başarıyı gölgelemiyor,  adeta katlediyor.  Sonrasın da ise iğneden ipliğe dışa bağımlı bir ülke. Yazdığımız kalem, konuştuğumuz telefon, bilgisayar, saat aklınıza ne gelirse. Sadece teknoloji alanında değil, her alanda aynı acı tablo karşı karşıyayız.

Biz hep şekilciliği ödüllendirip, teşvik ettik. Oysa kabuktan çok öz’e bakmalıyız. Surete değil, sirete bakmalıyız. Görüntüye değil, yapılan işe değer vermeliyiz. Keyfiyeti kemiyetin önüne almalıyız. Şekilci mantaliteyi terk edip, fikirci mantığı benimsemeliyiz. Yoksa dalkavukların, kiraya verilmiş zihinlerin cirit attığı bir ülke olmanın ötesine geçemeyiz. İnsanların ruhlarını perdelemek, açık hava hapishanesi oluşturmaktan başka bir anlam taşımaz. Öyle ise gelin yasalarla, yönetmeliklerle, insanları şekilciliğe yönlendirmekten vazgeçelim.  Yaptıkları işle değerlendirip, gerçek başarıyı burada arayalım.    

 

Emrullah AYDIN

İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı 

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen